İkale Sözleşmesi Ve İş Hukukundaki Yeri

İkale sözleşmesi
İKALE SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİKLERİ VE İŞ HUKUKUNDAKİ YERİ

İkale sözleşmesi, Türk Hukukunda bir yasayla düzenlenmiş değildir. Tamamen sözleşme özgürlüğü kapsamında ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda taraflar kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve adaba aykırı olmamak koşuluyla istedikleri tür sözleşmeyi yapma imkanları olduğu gibi sona da erdirebilirler.

Bu bakımından hâlihazırdaki bir hukuki ilişkiyi sona erdiren sözleşme ikale sözleşmesi olarak adlandırılır. İkale sözleşmesi ile ibraname arasındaki farka dikkat etmek gerekir. İbraname ile taraflar bir borç ilişkisini değil, bir borç ilişkisinden doğan belirli bir borcu veya borçları sona erdirir. İbra sözleşmesiyle anlaşmaya göre sözleşmenin konusunu oluşturan söz konusu borç veya borçlara ilişkin doğmuş veya doğacak borçlar sona erer. İbra sözleşmesi alacaklının alacağından vazgeçmesi olarak da nitelendirilebilir.

İkale sözleşmesinde ise, sözleşmeye ait belirli bir borç veya borçlar değil, sözleşme ilişkisi sona erer. Tabi olarak bu sözleşmeye bağlı bütün borçlar da sözleşme ilişkisinin sona ermesiyle ortadan kalkar. Ancak dikkat edilmesi gereken temel husus ikale sözleşmesi doğmuş borçlar bakımından değil doğacak borçlar açısından sonuç doğurur. Bir örnekle açıklamak gerekirse, iş sözleşmesi ile bir işverene bağlı olarak çalışan bir işçinin birkaç aylık ücretinin verilmediği durumda işçi ile işveren arasında yapılacak bir ikale sözleşmesi işçinin doğmuş ve kendisine verilmemiş ücretlerini talep etme hakkını sona erdirmez. Bir diğer deyişle bu halde işçi ödenmeyen ücret alacaklarını elde etmek için yasal yollara başvurabilir ancak ikale sözleşmesi sonrası artık yeni ücret alacağı doğmaz.

İkale Sözleşmesinin Özellikleri

-İkale sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen tam iki taraflı bir sözleşmedir. İş sözleşmesini yapan taraflar ikale sözleşmesinin de tarafları olacaktır. Doğal olarak ikale sözleşmesinin taraflarından biri işçidir. Ancak çalışma hayatı içinde işveren tarafının değişmesi olasıdır. Bu sebeple işçi ikale sözleşmesini iş sözleşmesini imzaladığı işverenle ya da işyerini devralan işverenle de yapabilir.

-İkale sözleşmesinin bir diğer niteliği ise, belirli şekil şartı olmadan yapılabilmesidir. Daha önce ifade edildiği üzere ikale sözleşmesi belli bir yasa hükmüyle mevcut olmadığından ve sözleşme serbestisinden doğduğundan genel hükümlere tabi olarak belirli bir şekil şartı olmadan yapılabilir. Şöyle ki, iş sözleşmesi yazılı yapılmış olsa dahi ikale sözleşmesi sözlü yapılabilir. Bunun sebebi ise, ikale sözleşmesinin iş sözleşmesinden tamamen ayrı, bağımsız bir sözleşme olmasıdır. Ancak ispat bakımından ikale sözleşmesinin yazılı yapılmasında fayda vardır.

-İkale sözleşmesi için öncelikle tarafların fiil ehliyeti olmalıdır. Çocuk veya genç işçilerle yapılan iş sözleşmeleri ikale sözleşmesi ile sona erdirilecekse ikale sözleşmesinin çocuk veya genç işçinin velisiyle yapılması sözleşmenin geçerliliği bakımından zorunludur.

-İkale sözleşmesi de bir sözleşme olduğu için icap ve icaba uygun kabul ile kurulur. Ancak taraflardan birinin ikale sözleşmesi yapılmasına ilişkin icabı fesih bildirimi olarak kabul edilemez. Ayrıca ifade edilmelidir ki, iş sözleşmenin türü ikale sözleşmesi bakımından önem arz etmez. Belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmeyle öngörülen süre sona ermeden, belirsiz süreli sözleşmelerde ise iş sözleşmeleri her zaman ikale sözleşmesi ile sona erdirilebilir.

-İkale sözleşmesinin geçerliliği de genel hükümlere tabi olduğundan diğer sözleşmelerin geçerliliği için aranan genel şartlar ikale sözleşmeleri için de aranır.

-İşçilerin iş mevzuatından doğan haklarının belki de en önemli kısmı iş sözleşmesi sona erdiği anda ortaya çıkar. Bu durum özellikle iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirildiği hallerde açıkça görülmektedir.

İkale Sözleşmeleri Hakkında Yargıtay’ın Görüşü

İkale sözleşmeleri vasıtasıyla iş sözleşmelerinin sona erdirilmesine ilişkin pratik gittikçe artmaktadır. İşverene bağımlılığı ve ekonomik zayıflığı göz önüne alındığında işçilerin bu durumdan zarar görmesi ya da böyle sözleşmelere imza atmak zorunda bırakılması mümkündür. İş Kanununda ifade edilen işçiyi koruma ilkesi gereği Yargıtay, ikale sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için yasayla öngörülmemiş bazı şartların varlığını aramaktadır.

Bu kapsamda her ne kadar yasada bir şekil öngörülmese de Yargıtay ikale sözleşmesinin geçerliliği bakımından eğer sözleşme teklifi işverenden gelmişse işçiye makul bir yarar sağlanmış olması şartını aramaktadır. Makul yarar, maddi bir karşılık olabileceği gibi işçinin daha iyi şartlarda bir iş bulması şeklinde maddi olmayan bir yarar da olabilir. Bir başka ifadeyle, bir işçinin ikale sözleşmesi imzalayarak hiçbir karşılık almadan işini bırakması ve işe iade hakkından feragat etmesi kendisinin çok aleyhine olacaktır. Yargıtay, ekonomik olarak zayıf olan işçinin çeşitli baskılar altında böyle bir sözleşmeye imza atmış olabileceğini göz önüne alarak işverenden gelen teklif üzerine imza edilen ikale sözleşmelerinin geçerliliğini işçiye makul bir yarar sağlanması şartına bağlamıştır.

İkale Sözleşmesinin Sonuçları

Hukuka uygun şekilde yapılan ikale sözleşmesi sonucu sözleşme ilişkisi sona erer. Bu aşamadan sonra söz konusu sözleşmeye bağlı olarak herhangi bir borç doğmaz. Ancak sözleşmeden doğmuş eskiye ait borçlar sona ermez. Bu borçlar bakımından yasal yollara başvurulabilir.

İkale sözleşmesinin iş sözleşmeleri bakımından en önemli sonucu işçinin işe iade davası açma hakkından feragat etmesidir. Hukuka uygun olarak imza edilen ikale sözleşmesi sonucu işçi işçinin işe iade davası reddolur.

İkale sözleşmesinde gelir vergisi kesintisi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.

Yazıyı Paylaş!

Share on facebook
Share on whatsapp
Share on twitter
Share on email
Share on linkedin