Corona Virüs Sebebiyle İşçilerin Ücretsiz İzne Çıkarılması Mümkün Müdür?
Bütün dünyanın gündeminde olduğu gibi ülkemizde de gündem korona virüstür. Virüs sebebiyle birçok iş yeri yasal düzenlemeler gereği zorunlu olarak, birçoğu da kendi tercihleri ile işi durdurmuş durumdadır. Bu kapsamda iş durduran iş yerlerinde corona virüs sebebiyle ücret izin uygulaması oldukça yaygındır. Bu makalemiz ile işverenlerin böyle bir uygulamaya hakları olup olmadığı, kanun ve Yargıtay içtihatları ışığında incelenecektir. Öncelikle ücretsiz iznin ne demek olduğundan bahsetmek gerekir. Sonraki aşamada ise, ücretsiz izin şartlarının neler olduğu ve hangi koşullarda ücretsiz izin uygulamasının mümkün olduğu incelenecektir.
Ücretsiz İzin Nedir?
Ücretsiz izin, işçinin iş sözleşmesi kapsamında fiilen çalışmadığı ve herhangi bir ücret almadığı, iş sözleşmesinin askıya alındığı döneme olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde ücretsiz izin uygulaması için bir takım şartlar öngörülmüştür. Bu kapsamda en temel şart ücretsiz izne çıkacak işçinin yazılı rızasının alınması gerekliliğidir. Başka bir ifadeyle işçinin kendi rızası yoksa işçi ücretsiz izne çıkarılamaz. Ancak tek başına işçinin talebi de yeterli değildir. İşçinin talebi üzerine bu talebin işverence uygun görülmesi gerekir. Elbette işçinin kanundan doğan ücretsiz izin hakkı söz konusu ise, bu durumda işverenin kabulüne lüzum yoktur.
Ücretsiz izin uygulanmaya başladığında iş sözleşmesi askıda sayılır. Bu süre işçi iş yerine giderek çalışmakla yükümlü değildir. Aynı şekilde işverenler de çalışmayan işçinin ücretini ödemekle yükümlü değildir. Ücretsiz izin uygulanmasını isteyen taraf işveren tarafı ise, bu durumu işçiye yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. İşçi de altı gün içinde bu teklife bir cevap vermelidir. Önemle altını tekrar çizmek gerekir ki, ücretsiz izin uygulamasına geçmek isteyen işveren mutlaka işçinin yazılı onayını almak zorundadır. Ancak işçi kendi rızası ile ücretsiz izin uygulamasına geçmek istemezse işveren işçiyi buna zorlayamaz. İşveren, işçinin rızasını almadan işçiyi ücretsiz izne çıkarırsa işçi iş akdini haklı olarak feshedebilir ve ödenmeyen ücretini yasal yollardan işverenden tahsil edebilir. Aynı şekilde haklı feshi sonrası şartları varsa işçi kıdem tazminatına da hak kazanır.
Corona Virüs Sebebiyle Ücretsiz İzin
Ücretsiz izin kavramı yukarıda kısaca açıklandığı gibidir. Ancak salgın hastalık gibi olağanüstü durumlarda ücretsiz izin kurumu nasıl uygulanır bu durumu ayrıca incelemek gerekir. Bahsedildiği üzere ücretsiz iznin en önemli şartlarından birisi de işçi ile işverenin ücretsiz izin konusunda anlaşmalarıdır. Ancak işçi ile işveren ücretsiz izin konusunda bir anlaşmaya varamazlar ise, işçi salgın hastalık sebebiyle kendisinden kaynaklanmayan bir durum sebeple işe devam edemediğinden iş akdini haklı olarak feshedebilir. Bu durum bakımından Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin bir kararı konumuza ışık tutacaktır. Bu kapsamda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin E. 2017/11091, K. 2019/11043 ve 15.05.2019 tarih sayılı kararına göre;
‘…Salgın hastalık da zorlayıcı neden olarak kabul edilmektedir. “İşçiyi çalışmaktan alıkoyan sebepler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen sebepler bu madde kapsamına girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı sebep sayılmaz. Ancak, sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir’.
Yargıtay kararında özellikle işçilerin haklı sebeple fesih yapabilmesini zorlayıcı nedenlere bağlamıştır. Zorlayı nedenlerden saydığı durumlar arasında da salgın hastalıklar da vardır. Bu açıdan yine İş Kanunu’nun 40. maddesinde, ’24. ve 25. maddelerin III numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir’ hükmü düzenlenmektedir. Bu sebeple salgın hastalık sebebiyle iş yerinde çalışma durursa işverence işçiye bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir. Başka bir ifadeyle işçiler corona virüs salgını sebebiyle ilk haftadan sonra eğer iş hala duruyor ve işveren yarım ücret ödemeye devam ediyorsa iş sözleşmelerini haklı olarak feshedebilirler. Bu yolu tercih etmeyen işçiler işveren ile anlaşmak suretiyle kısa çalışma sürecine geçebilirler. Kısa çalışma sürecinde işçinin ücreti devlet tarafından işsizlik fonundan ödenir.
İşçinin Ücretinin İşsizlik Sigortası Fonundan Ödenmesi
Kanun koyucu toplumu ve ekonomik yaşamı koruma adına bazı önlemler almıştır. Olağanüstü ve beklenmedik durumlarda işverenleri ve işçileri koruyucu politikalara yer vermiştir. Bu kapsamda 4477 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu‘nun Ek-2 maddesine göre; ‘Kısa çalışma uygulaması genel ekonomik, sektörel veya bölgesel bir kriz ya da zorlayıcı nedenlerle işyerinde çalışma süresinin önemli ölçüde azaltılması veya durdurulması halinde başvurulacak, istihdamın korunmasına yönelik bir uygulamadır’.
Şüphesiz tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüs salgını da kanun maddesinde geçen zorlayıcı nedenler kapsamına girer. Günümüz koşulları altında iş yerlerinin geçici çalışma uygulamasına geçmeleri mümkündür. Kısa çalışma ödeneği kapsamında işçinin ücreti kısa çalışma ödeneği üzerinden devlet tarafından karşılanır.
İşçilerin bu ödenekten yararlanabilmesi adına kanun koyucu bir takım şartlar öngörmüştür. İşçinin ücretinin işsizlik sigortası fonundan ödenmesi, mücbir nedenle çalışmanın durmasını takip eden bir haftadan sonra başlar ve üç ay boyunca devam eder. Kısa çalışma ödeneğinin süresini altı aya kadar uzatma yetkisi Cumhurbaşkanı’na aittir.
İşçi gerekli şartları taşıyorsa kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilir. Peki işçinin kanunun aradığı şartları taşımaması durumunda ne olacağı sorusuna cevap vermek gerekirse, bu durumda taraflar borçlarını mücbir sebebe dayalı olarak ifa edemediklerinden iş sözleşmesi askıda sayılır. Bu sebeple işçi, işin bir haftadan uzun süre durması sebebiyle iş akdini haklı nedenle feshedebilir.
Zorla Ücretsiz İzne Çıkarılan İşçinin Hakları Nelerdir?
İşverenin ücretsiz izin uygulamasına geçebilmesi için işçinin bunu yazılı olarak onaylaması gerektiği ifade edilmişti. Ücretsiz izin uygulamasını kabul etmeyen işçi, iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshedebilir. Haklı fesih sonrası işçi şartları varsa kıdem tazminatının tahsili için yasal yollara müracaat edebilir.
İşveren işçiyi corona virüs sebebiyle ücretsiz izne zorlayamazsa da bu süreçte tüm ekonomik yükü işverene yüklemek de hakkaniyetli olmayacaktır. Bu sebeple devlet tarafından verilecek mali destek ile işverenlerin desteklenmesi elzemdir.
Sonuç
Sonuç olarak ifade etmek gerekir ki, salgın hastalıklar birçok devletin ekonomisini oldukça olumsuz etkilemiştir. Bu durumda öncelikle işçilerin sağlığının korunması için gerekli önlemler azami ölçüde alınmalı ve işten çıkarmalar durdurulmalıdır. Aynı şekilde işverenler bakımından bu durumun yarattığı mali krizin önüne geçilebilmesi için devlet tarafından işverenlere mali destek verilmelidir. Bu sebeple işçi ve işveren açısından mevcut durumun yarattığı problemlerin çözümü için adaletin sağlanması ve her iki tarafın da haklarını gözeten hakkaniyete uygun bir çözüm yolu bulunması gerekmektedir. Bu kapsamda işverenlerce işçilerin işten çıkarılması, ücretsiz izne zorlanması yerine kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmaları adil bir çözüm olacaktır.
Bu kapsamda hukuka uygun en verimli çözümün bulunabilmesi adına iş hukuku alanında uzman bir avukattan profesyonel hukuki destek alınması her iki taraf için de en uygun çözümün bulunmasına imkan verecektir.