Corona salgını sürecinde işverenlerin hakları

Corona Salgını Sürecinde İşverenlerin Hakları

Corona Salgını Sürecinde İşverenlerin Hakları Nelerdir?

Corona salgını sürecinde işverenlerin hakları özellikle günümüzde corona virüs salgını sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok iş yerinin çalışmayı durdurması ve maliyetlerin katlanması sebepleriyle oldukça önem arz etmektedir. Salgın sebebiyle tüm ülkelerin ana amacı toplum sağlığını korumak olduğu kadar ülke ekonomisini de ayakta tutumaya çalışmak olmuştur. Corona virüs salgınının ekonomik olarak etki ettiği en önemli kesimlerden birisi de elbette işverenlerdir. Bu süreçte iş yerleri kapanmak veya tatil edilmek suretiyle çalışmayı durdurmuş ve bu sebeple ekonomik olarak büyük kayıplara uğramıştır. Bu yazımızda salgın hastalık sürecinde ekonomik olarak kayba uğrayan işverenlerin ne gibi haklara sahip olduğundan bahsedilecektir.

Corona Sürecinde İşçilerin Ücretsiz İzne Çıkarılması Mümkün Müdür?

İşçiler ücretli ve ücretsiz olmak üzere iki izin türüne sahiptirler. Özellikle güncel bir konu olan ve oldukça sık karşılaşılan ücretsiz izin uygulamasından da bahsetmek gerekir.

Ücretli izin, işçinin çalışıyormuş gibi ücretini almaya devam ettiği, sigorta primlerinin aynen yatırılmaya devam ettiği süreç olarak ifade edilebilir. İşverenler hakkaniyete ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı sürece işçilerini her zaman ücretli izne çıkarabilirler.

Ücretsiz izin, işçilerin kendi rızası ve işverenin onayı doğrultusundan, işçinin herhangi bir ücret almadığı ve sigorta primi yatırılmayan izin türüne denir. İşçi her zaman ücretsiz izin talebinden bulunabilir. Burada asıl açıklanması gereken husus, işçinin rızası olmamasına karşın işverenin işçiyi ücretsiz izne çıkarma hakkı olup olmadığıdır.

Ücretsiz İzin Ne Zaman Uygulanabilir?

4857 sayılı İş Kanunu’na ve Yargıtay uygulamasına göre, işçinin rızası alınmaksızın sadece işverenin kararıyla işçinin ücretsiz izne çıkarılması mümkün değildir. Bu kapsamda işverenin işçiyi ücretsiz izne çıkarabilmesi için belli şartların varlığı aranır. Ücretsiz izin konusu İş Kanunu’nda bütün detaylarıyla düzenlenmiş değildir. Ücretsiz izin ile alakalı esaslar daha çok Yargıtay içtihatları ile belirlenmiştir. Bu esaslar da şu şekilde sıralanabilir;

  • İşçi ve işverenin anlaşması suretiyle işçiye ücretsiz izin kullandırılabilir. İşverenin tek taraflı iradesi ile işçi ücretsiz izne çıkarılamaz.
  • Ücretsiz izin teklifi işçiye yazılı olarak yapılmak zorundadır.
  • İşçi bunu altı gün içinde yazılı olarak onaylamazsa reddetmiş sayılır.
  • Yargıtay’a göre işçinin sessiz kalarak işverenin teklifini uygulamaya başlaması durumunda işverenin teklifini kabul ettiği varsayılır.

Tüm bu şartlara uyarak işveren işçisini ücretsiz olarak izne çıkarabilir. Eğer iş yeri çalışmayı bir haftadan fazla süre durdurmuşsa bu durumda işçi ücretsiz izne çıkmayı kabul etmezse, iş sözleşmesini haklı sebeple feshederek işten ayrılma hakkına sahiptir. Bu durumda işveren işçinin yasal haklarını ödemekle yükümlüdür.

Corona Salgını Sürecinde İşçiler İşten Çıkarılabilir mi?

Bazı işverenler ücretsiz izin uygulaması yerine doğrudan işçisinin iş sözleşmesini fesih yoluna başvurmaktadır. Bu kapsamda işveren 4857 sayılı İş Kanunu‘nun 17.maddesi kapsamında işçinin ihbar ve kıdem tazminatını ödeyerek geçerli sebeple fesih yahut Kanunun 25/2 maddesi kapsamında haklı fesih yapmak suretiyle işçinin iş akdini sona erdirebilir. Bu durumda asıl soru corona sebebiyle işçinin iş sözleşmesi sona erdirilirse bu durumun geçerli fesih mi yoksa haklı fesih mi sayılacağıdır? Bu sorunun cevabı iş akdinin sona ermesinin sonuçlarını doğrudan etkileyeceğinden büyük önem arz etmektedir. 

Bu kapsamda işçi eğer kasıtlı olarak yahut kendi kusuruyla bir hastalığa yakalanmış ise ve işçi art arda üç iş günü ya da bir ayda beş iş günü işe gelememiş ise, bu durumda işveren işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshedebilir. Örneğin işçi corona virüse iş yerinde değil de örneğin kendi tedbirsizliği ile sosyal izolasyona uymayarak ziyarete gittiği bir arkadaşından kapmış ise, bu durum haklı fesih kapsamında değerlendirilebilir. Ancak bu durumun uygulamasının henüz belli olmadığına da dikkat çekilmelidir. Oldukça olağanüstü bir süreçten geçildiğinden ileride bu durum mahkemeye taşındığında mahkemelerin bu süreci nasıl yorumlayacağı net değildir. Bu sebeple ihtiyatlı yaklaşmakta fayda vardır.

Bir diğer husus ise, işverenin İş Kanunu’nun 25/3 maddesi kapsamında geçerli fesih yapma hakkıdır. Bu durumda işçinin bir haftadan daha uzun süre işe gelmesine engel teşkil eden bir durum varsa işveren işçinin iş akdinin kıdem tazminatını ve diğer yasal haklarını ödemek koşuluyla sona erdirebilir. Bu kapsamda örneğin İç İşleri Bakanlığı’nın sokağa çıkma yasağı sebebiyle işe gelemeyen işçinin iş sözleşmesi  Kanunun 25/3 maddesi gereği zorlayıcı neden kapsamında geçerli nedenle feshedilebilir. 

Sonuç olarak, bu sebepler incelendiğinde işverenin işçiyi sağlık problemleri sebebiyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshedebileceği düşünülebilir. Ancak kanunun açık ifadesine göre buradaki sağlık sebeplerinde kastedilen işçinin kendi dikkatsizliği ve dağınık yaşamı gibi kendinden kaynaklanan sebeplerden ötürü çalışmaya devam edemeyecek bir hastalığa yakalanması olarak ifade edilir. Corona virüs konusu her ne kadar net olmasa da işçi yararına yorum ilkesi gözetildiğinde bunun haklı fesih sayılmama ihtimali ciddi bir ihtimaldir.

İşçinin Ücretinin Kısa Çalışma Ödeneğinden Ödenmesi

İşsizlik Sigortası Kanunu işverene işçinin iş sözleşmesini feshetmesi yerine başka bir imkan daha sunmaktadır. İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek 2.maddesine göre, sektörel büyük ekonomik krizlerin olduğu durumlarda ve zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması ile işçinin çalışma süresinin ciddi derecede azalması ya da tamamen durması durumlarında işçinin ücretinin bir kısmı işsizlik sigorta fonundan karşılanabilir.

Burada işçinin ödenecek ücreti % 60 oranındadır. İşveren gerekli şartların mevcut olduğunu derhal İşkur’a ve toplu iş sözleşmesi varsa ilgili sendikaya bildirir. Tüm şartların oluşmasından sonra işçinin üç aylık ücretinin %60’lık kısmı kısa çalışma ödeneği kapsamında işsizlik sigortası fonundan karşılanır. Ancak kısa çalışma ödeneği ile işçiye ödenecek ücret işçinin ücreti ne olursa olsun brüt asgari ücretin %150’sinden fazla olamaz. Bu üç aylık süreç işçiye işveren tarafından bir haftalık yarım gün ücretinin ödenmesinden sonra başlar. Cumhurbaşkanı 3 aylık süreyi 6 aya kadar uzatma yetkisine sahiptir.

İşçi Kısa Çalışma Ödeneğinden Faydalanamıyorsa Ne Olur?

Bu durumda işçinin ücreti devlet tarafından karşılanmaz. Böyle bir durumda karşılıklı ifa imkansızlığı ortaya çıkmaktadır. Dolaylı yoldan işçi ücretsiz izne çıkmış olacaktır. Bu durumu kabul etmek istemeyen işçi bir haftadan sonra sözleşmesini haklı sebeple feshederek kıdem tazminatını (şartları varsa) işverenden talep edebilir.

İdari Kararla Kapatılan İşletmelerin Zararları

Corona virüs salgını sonrası toplum sağlığını korumak amacıyla bir çok işletme idari kararla kapatılmıştır. Burada işverenlerin büyük bir zarara uğradığı açıktır. Devlet tarafından korunan değer göz önüne alındığında toplum sağlığı sebebiyle devletlerin bu tip aksiyonlar alması hukuka uygundur. Ancak bu durumda işletmelerin zararının karşılanmayacağı anlamına gelmemelidir. Bu kapsamda idari kararla kapatılan işletmeler devlet aleyhine açacakları tazminat davası ile davası ile bu zararlarını talep edebilirler. Fakat belirtmek gerekir ki, böyle bir tazminat davasının da ne şekilde sonuçlanacağını söylemek güç olacaktır. Oldukça olağanüstü bir durumla karşı karşı kalındığından fiiliyatta uygulamanın nasıl olacağı şüphelidir. Bu sebeple bu durumda devletin işletmelerin zararlarını tamamını yerine bir kısmını karşılamasına karar verilmesi daha olasıdır.

Sonuç

Sonuç olarak, corona virüs salgını sürecinde işverenlerin hakları bakımından yukarıda açıklanan hususlardan bahsedilebilir. Maalesef bazı durumların netleşmesi uygulamada ile mümkün olacağından zamana ihtiyaç vardır. Fakat işverenlerin mümkün mertebe işçiler ile anlaşma yoluna gitmesi ve özellikle ücretsiz konusunda mutlaka yazılı rıza almaları ileride kendilerini hukuken güvence altına almalarını sağlayacaktır. Özellikle ileride hukuki problemler yaşamamak adına iş hukuku alanında uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alınması işvereni gereksiz hukuki risklerden koruyacak ve işveren bakımından hak kayıplarının önüne geçecektir.

 

Yazıyı Paylaş!

Share on facebook
Share on whatsapp
Share on twitter
Share on email
Share on linkedin