
Özel Boşanma Sebepleri
Özel boşanma sebepleri şunlardır;
1.Zina
Zina, eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken karşı cinsle isteyerek cinsel birliktelik yaşamasına denir. Böyle bir durumda diğer eşin boşanma davası açma hakkı vardır. Zina olayının vuku bulduğu kesinleşirse zina mutlak boşanma sebeplerinden olduğundan hâkim ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını incelemez.
Dava açma hakkına sahip olan eşin dava açma hakkı boşanma sebebinin öğrenilmesinden sonra altı ay içinde ya da zina olayının gerçekleşmesinden itibaren beş yıl süreyle düşer. Aynı şekilde aldatılan eş, zina eden eşi affederse dava açma hakkı düşer. Ayrıca aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat hakkı vardır.
2.Hayata Kast, Kötü Muamele, Onur Kırıcı Davranış
Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürmeye çalışmasıdır. Bu sebebin uygulanabilmesi için ortada bir fiil olmalıdır. Bir diğer deyişle böyle bir fiili tasarlamak yeterli değildir. Ayrıca öldürmeye ilişkin tehdit de tek başına yeterli değildir. Ancak tehdit mevcutsa her olayın kendi dinamikleri değerlendirilerek bir hükme varılır.
Kötü muamele, eşlerden birinin diğerinin vücut bütünlüğüne ve sağlığına yönelik eylemlerine denir. Eşin diğer eşi sürekli dövmesi, vurması, vücudunda sigara söndürmesi vb. durumlar bu kapsamda değerlendirilir. Kötü muamelenin birden fazla kez yaşanması zorunlu değildir. Bir defa dahi olması kötü muamele sebebiyle boşanma davası açmak için yeterlidir.
Onur kırıcı davranış, eşlerden birinin diğerine manevi şiddet uygulaması olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda eşlerden birinin diğer eşe hakaret etmesi, alenen aşağılaması vb. durumlar onur kırıcı davranış olarak değerlendirilir. Bu eylem alenen yapılmak zorunda değildir. Eşlerin kendi aralarındaki sözleri, davranışları da bu sebebe dayanak teşkil edebilir. Bu durumda affeden eşin dava hakkı düşer. Ayrıca boşanma sebebinin öğrenilmesinden itibaren altı ay ve olayın meydana gelmesinden itibaren beş yıllık sürelerin geçmesiyle de dava hakkı düşer.
3.Aşağılayıcı Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Aşağılayıcı ya da küçük düşürücü suçun belirlenmesi fiil karşılığında verilecek ceza ile ilgili değildir. Örneğin hırsızlık, dolandırıcılık, cinsel taciz vb. suçlar aşağılayıcı suçlar kapsamında değerlendirilir. Bu tip suçlardan biri bir kez dahi işlenmiş olsa boşanma sebebi olmaya yeterlidir. Devamlılık aranmaz. Haysiyetsiz hayat sürme bakımından ise bir devamlılık söz konusu olmalıdır. Bir diğer deyişle, kişinin bir kez toplum nezdinde uygunsuz görülen bir davranışta bulunması yeterli değildir. Bu davranışların süreklilik arz etmesi gerekir.
Aşağılayıcı / küçük düşürücü suç işleme ya da haysiyetsiz hayat sürme durumları başlı başına boşanma sebebi değildir. Şöyle ki Türk Medeni Kanunu‘nun 163.maddesinde ifade edildiği üzere bu sebeplerin varlığıyla birlikte diğer eşin bu duruma katlanması beklenememelidir. Başka bir ifadeyle, bu sebepler eşler arasında sorun oluşturmuyorsa boşanmaya dayanak olamaz.
Bu sebeplere dayanılarak açılacak boşanma davası bakımından herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Ancak boşanma sebeplerinin meydana geldiği tarih ile dava tarihi arasındaki süre ne kadar fazla ise ispat o ölçüde güçleşecektir.
4.Terk
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan sorumluluklarını yerine getirmemek amacıyla diğer eşi terk etmiş ya da ortak konuta dönmediği takdirde diğer eşin boşanma davası açma hakkı vardır. Ancak bazı şartların mevcut olması gerekir. Bu şartlar şunlardır;
-Haklı Sebep
Eşlerden biri evlilik birliğinden doğan sorumluluklarının yerine getirmemek amacıyla diğer eşi terk etmiş olmalıdır. Burada eşin ortak konutu terk amacı önem taşır. Aynı şekilde ortak konutu terkeden eş haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemişse de haklı sebebin varlığı kabul edilir.
-İhtar
Terkedilen eş, en az dört ay süren ayrılık sonrası hâkim ya da notere başvurarak ihtar çekmiş ve bu ihtar sonuçsuz kalmışsa, ihtarın üzerinde iki ay geçmedikçe boşanma davası açamaz. Başka bir ifadeyle, eşlerden birinin ortak konutu terketmesinin üzerinden toplamda altı ay geçmedikçe boşanma davası açılamaz.
5.Akıl Hastalığı
Eşlerden biri tedavisi mümkün olmayan bir akıl hastalığına yakalanır, hastalık resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilir ve bu durum diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmişse boşanma davası açılabilir. Bu sebep için herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir.
Genel Boşanma Sebepleri
Genel boşanma sebepleri şunlardır;
1.Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması
Evlilik birliği içinde meydana gelen bir olay eşlerden birinin ya da her ikisinin evliliği sürdürmesini çekilmez hale getirmiş ve evlilik birliği temelinden sarsılmışsa bu halde eşler bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilir. Başka bir ifadeyle, evliliği temelinden sarsarak evliliğin sürdürülmesini çekilmez kılan olay boşanmanın özel sebeplerinden biri değilse boşanma davası ancak evliliğin temelinden sarsılmasına dayanılarak açılabilir.
Bu sebebe dayanarak açılan boşanma davasında davacının kusuru daha ağır ise davalının davaya itiraz hakkı vardır. Ancak itiraz, hakkı kötüye kullanılması niteliğindeyse ve evliliğin devamında davalı ve çocuklar açısından korunmaya değer bir menfaat kalmamışsa itiraza rağmen boşanmaya karar verilebilir.
Evliliğin temelinden sarsılmasına ilişkin olaylar tek tek sayılmamıştır. Ancak Yargıtay kararlarına bakılarak fikir edinmek mümkündür. Bu kapsamda Yargıtay’ın evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul ettiği durumlar;
-Eşine iftira atmak,
-Eşine başkasını sevdiğini söylemek,
-Aşırı kıskanç tavırlar sergilemek,
-Anne/baba ile ikamet etmek ve ayrı bir konut sağlamamak,
-Sürekli alkol almak,
-Fuhuş yapmaya zorlamak,
-Temizliğine dikkat etmemek,
-Kadını çalıştırmamak,
-Cinsel ilişkiden kaçmak,
-Aşırı borçlanmak ve icra takibine neden olmak vb. örnek gösterilebilir.
Boşanma sebeplerinden herhangi biri ile açılan ve reddine karar verilen davaya ilişkin kararın kesinleşmesinden üç yıl geçmesine karşın hala evlilik birliği kurulamamışsa yeni davada ayrıca bir araştırma yapılmaksızın evlilik birliği temelinden sarsılmış kabul edilir. Bu durumda eşlerden birinin talebiyle boşanmaya karar verilir.
2.Anlaşmalı Boşanma
Evlilik en az bir yıl sürmüş, eşler anlaşarak dava açmış ya da eşlerden biri diğer eşin davasını kabul etmiş ise, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu durumda hâkim evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına ilişkin ayrıca bir inceleme yapmaz. Ancak boşanma kararı verilebilmesi için taraflar, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda anlaşmış ve bu anlaşmanın hâkimce uygun görülmüş olması gerekir. Hâkim tarafların ya da çocukların menfaatine göz önüne alarak anlaşmada değişiklikler yapmaya mezundur.
Boşanma Davası
Boşanma davası açma hakkı olan eş Türk Medeni Kanununun 168.maddesine göre boşanma ya da ayrılık talebinde bulunabilir. Boşanma ile evlilik sona ererken ayrılık halinde eşlerin ortak hayatı belirli bir süre için sona erer. Ayrılık kararı bir yıl ila üç yıl arasında olabilir. Ancak evlilik birliğinin temelinde sarsılması sebebine dayanarak ayrılık talep edilemez.
TMK’nun 168.maddesine göre boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, eşlerden birinin yerleşim yeri ya da eşlerin davadan önce altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma dava açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan kişi ayırt etme gücüne sahip kısıtlı bir birey dahi olsa davasını bizzat açabilir. Başka bir ifadeyle bu kişilerin dava ehliyeti vardır.
Dava sürecinde hakim davaya konu vakıalarla ilgili olarak taraflara yemin teklif edemez. Tarafların ikrarı hakimi bağlamaz.
Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Boşanma davasının süresi davanın çekişmeli ya da anlaşmalı olmasına göre değişiklik gösterir. Buna göre, çekişmeli boşanma davaları davaya konu vakıalara bağlı olarak ortalama 1,5 yıl sürmekte iken, anlaşmalı boşanma davaları boşanma protokolünün hakim tarafından onaylanması halinde ilk celsede sonuçlandırılmaktadır. Çekişmeli boşanma davalarında davaya konu vakıaların ispatı ne kadar hızlı sağlanabilirse boşanma kararı da o ölçüde çabuk alınır.
Boşanma Davası Sırasında Alınacak Önlemler
Türk Medeni Kanununun 169.maddesine göre hakim dava süresince eşlerin barınması, geçimi, çocukların barınması ve korunması, malların yönetimi gibi hususlarda tedbir alır. Hakimin alacağı tedbirler bunlarla sınırlı değildir. Bu kapsamda eşlerin barınması bakımından ortak konutun maliki kim olursa olsun hakim ortak konutu dava süresince daha yararlı gördüğü eşe tahsis edebilir.
Aynı şekilde geçimini sağlayamayacak durumda olan eşe diğer eş tarafından tedbir nafakası ödenmesine hükmedebilir. Yargıtay’a göre düzenli geliri olan eş lehine tedbir nafakasına hükmedilemez. Ayrıca dava süresince çocukların hangi eş ile birlikte kalacağı, çocuklar için ödenecek iştirak nafakası gibi hususlar da hakim tarafından karara bağlanır.